Anime filmleri çok seviyorum. Çocuk ruhuma hitap ediyor. Ama fantastik öğelerin yanında farklı bir romantizm var bu filmde.
işte o şato. |
Kötülükler Cadısı'nın bir büyüsü yüzünden bir anda yaşlı bir kadına dönüşmüş Sophie'nin yolu, yakışıklı ve karizmatik büyücü Howl ile kesişir. Sophie garip şatosunda çalışırken, Howl acımasız bir savaşı önlemeye çalışmaktadır. Zamanla karakterler arasında benzersiz bir aşk doğar. Sophie öyle sabırla ve şefkatle sever ki, sevdikçe gençleşir sanki. Howl'ın aşkı ise -kalbi yerinde olmadığı için- mucizedir aslında.
Sanırım Miyazaki'nin en sevdiğim çalışması bu. İlk izlediğimde "Bana ne işte, ben de Howl istiyorum" demiştim. Hele o Yürüyen Şato. Kim istemez ki, her defasında başka bir yere açılan o kapının ardında papatya tarlası bulmayı. Howl'un Sophie'yi gökyüzünde uçurduğu sahnede kıskandığımı, Sophie'nin yaralı Howl'un boynuna atladığı (ve aslında daha birçok) sahnede ise ağladığımı itiraf etmeliyim.
Uzun yazılar yazmayı nedense beceremiyorum. O yüzden kısaca savaş, aşk, insani ilişkiler üzerine bu naif eseri izleyin diyorum.
O da ne! Korkuluk yok bu resimde. |
Sizin de tavsiye edeceğiniz filmler var mı?
Follow my blog with Bloglovin
Filmi izlemedim ama bu yazıyla izlemiş gibi duygulandım. Bir de resimde ''korkuluk yok'' ifadesi izlemeyenler için balkon korkuluğu olarak anlaşılıyor:) Meğerse ''korkuluk'' filmde bir karaktermiş:)
YanıtlaSilEvet, "Korkuluk" bir karakter. Artık izlerseniz siz de tanımış olursunuz... İzleyin.
YanıtlaSil